17 Ekim 2014 Cuma

ZEYTİNGÖZÜM'E...





Ne zaman dişi çıkacak? Ne zaman anne diyecek? Ne zaman yürüyecek? Ne zaman konuşacak? diye düşüne düşüne geçti 19 ayım. Evlat büyütmek bitmeyen hayaller,bitmeyen umutlar demek bence. Dün gece yarısına kadar, hem ağladım, hem güldüm. Yanımda yatan cennet kokulumun, 16 tane dişi var. 6 aylık olduğunda bastıra bastıra anne diyordu. 11 aylıkken yürümeye başladı ve artık tam olarak konuşuyor. İşte sessizce ilerliyor zaman,anlamadan,beklemeden.

O kadar değişik, o kadar tarif edilmesi zor ki...

Çok şeyler düşündüm,doğumdan sonra eve geldiğimde,sürekli ağladım, hıçkıra hıçkıra,ona bir şey olursa diye! Ya nefes almıyorsa diye,dikişlerime aldırmaksızın defalarca kalkıp beşiğine yapıştım,nefesini dinledim. Sonra o büyüdükçe,ya bana bir şey olursa diye düşünmeye başladım. Ben dün gece çok düşündüm,çok ağladım,çok yalvardım Allah'ıma.Arındığımı hissettim,kalbim temizlendi,umutlarım daha da çok çoğaldı sanki... 

 Sonra hayal ettim uzun uzun;

Minel büyüyecek,yine böyle erkenden kalkacağım, ona çok güzel kahvaltı hazırlayacağım,sütte ısıtacağım yanına,tüm güzelliğiyle uyurken,öpe öpe uyandıracağım onu,sonra saçlarını tepeden toplayacağım ki o güzel yüzünü tüm ayrıntıları ile görebileyim. Oturacağım  tam karşısına kahvaltısını yapacak,hayran hayran izleyeceğim onu. Ne kadar güzel olduğunu,çatal tutuşunun babasına ne kadar benzediğini düşüneceğim, hep gülümseyeceğim onu izlerken. Sonra,şimdi olduğu gibi dişlerimizi fırçalayacağız beraber, artık macununu ben sıkmadığım için hüzünleneceğim belki. Kendisi giyinecek, ben sadece ufak dokunuşlar yapacağım, sanki onu hiç giydirmemişim gibi. Saçlarını tarayacağım kokusunu içime çeke çeke,saçlarını öreceğim büyük bir hasretle,okula uğurlayacağım,ameliyathanede doğar doğmaz yanağını yanağıma koydukları an gibi,sanki ilk,sanki sonmuş gibi yanağımı yanağına dayayacağım. Gidecek tüm yorgunluğum...


Minel büyüyecek Allah'ım,sen nasip edeceksen ona büyümeyi bize de görmeyi nasip et. Yalvarırım. Yalvarırım Allah'ım ona bu eksikliği,bize bu hasreti yaşatma... 

Ben güzel kahvaltılar hazırlayayım kızıma, anne çorbası olsun onun da en sevdiği çorbanın adı. İlk yaralarını ben sarabileyim, ilk aşkını dinleyebileyim,mezuniyetini görebileyim,hastayken sadece dokunuşum yetsin onu iyileştirmeye,karşılıklı bir türk kahvesi içebileyim ama elinden,her gece saçlarına dokunabileyim,yanağını yanağımda hissettiğim ilk gün gibi kalsın kalbim...Her şeyle baş edebilecek gücümü hiç kaybetmeyeyim.


Allah'ım,
Küçücük bedenler,kocaman boşluklar bırakmasın... Anneler,babalar,kardeşler yarım kalmasın.

Zeytingözüm, her bir harfte,senin bunları bir gün okuyacak olmanın ümidiyle basıyorum tuşlara,kalbim pır pır :)

'Seni çok seviyorum!'ne kadar da basit bir cümle! Senden sonra,sana söylenirken...

Annen