25 Nisan 2016 Pazartesi

BİSİKLET HEYECANI (m)



Beni her yaz tatilleri öncesinde tam da bu zamanlarda bisiklet heyecanı sarardı. 6 yaşındayken 4 tekerlekli bisikletimle başladım. Sadece 1 pazarı olan babam kahvaltıdan hemen sonra çıkarırdı beni sokağa, sonra 3 tekerlekli olarak denge kurmayı öğretti, sonra 2 tekerlekli bıraktı beni :) ‘Tutuyorum, tutuyorum sen önüne bak.’ Diye cesaretlendirirdi beni oysa ki tutmazdı :) Bilirdim ama babama koşulsuz güvenirdim, zaten düşsem de tutardı beni. Sonra bisikletçi Engin Abi vardı babamın arkadaşı, her yaz eski bisikletimi verir onun biraz daha iyisini alırdı. Tekeri patladığında birlikte götürür değiştirirdik. Kömürlük vardı önceden,iner Pazar günleri oradan birlikte çıkarırdık ben fener tutardım babama. Sonra o annemle balkondan çay içer beni izlerlerdi. Ben sokağın başından aşağı doğru bisiklet sürerken ellerimi falan bırakır güldürürdüm onları :) Tek pazarı olan babam, uçurtma uçurmaya götürürdü yine beni Pazar günleri, evimizin biraz uzağında  ki top sahası olarak  da kullanılan boş araziye. :) Karşısı lunaparktı ve ben hiç girmek istemezdim. Sonra karşı apartmanda ki, yanda ki çaprazda ki tüm kız ve erkek arkadaşlarım bisikletlerle dökülmeye başladık yollara. Ayağımızı arka tekere koyup fren yaptık, sinek ilacı arabasının arkasından bisikletle gittik. Yeni alınan bisikletler için ‘Bir tur versene bakkalın oradan dönüp geleyim’ derdik, ya da derlerdi, arka sokağa gitti mi çok sinirlenir ‘Bir daha vermeyeceğim bisikleti.’ Diye söylenirdik. Gözümüzle takip ederdik uzaklaşmasın diye. Paylaşmaya açıktık, ama gözümüzün önünden kaybolmasına tahammül edemezdik. Annem kuryelik yaptırıp, yaptığı kek böreği, teyzemlere götürmek için de kullandı beni ve bisikletimi. Ya telefonla ulaşamadıysa ‘Gidip bir bak bakalım ne yapıyorlarmış?’ diye de gönderirdi. :) Oyyy çok özledim o günlerimi. İyi ki sokakta oynayabildim, kiremitleri 2 mermer arasında ezip,azıcık tükürükle kına yapabildim :) Susadığımda annemden aşağıdan bağırıp su istediğimde o getirene kadar giriş kattan ya da önce davranıp su veren komşularımız oldu da insanlığı onlardan da öğrenebildim. İyi ki gülmekle ağlamak arasında kaldığım,mahalle kültüründe büyüyebildim. Şimdi yine aynı zamanlar ve ben senin için bisiklet araştırmalarına başladım. Dün bana ‘Şöyle bip bipli (korna) pink bir biskiletim olsaymıştı anne? Dedem alacak bana, babamda alacak. Ne zaman alacaklar?’ diye sordun. Heyecanını sevdiğim, bana beni hatırlattın. İnşaAllah senin de benim gibi harika anıların olur, gerçi sokakta bisiklete binemezsin benim gibi, her yer araba kaynıyor çünkü. Yollar bile sağlı sollu park halinde arabalarla dolu hatta kaldırımlar bile… Sokaktan geçen E-5 misali arabaları söylemiyorum bile hele hızlarından bahsetmiyorum dahi. Bir de sinek ilacı arabalarından artık öyle bembeyaz bulutlar yükselmiyor, hoş yükselse de ben annelerimizin göstermiş olduğu o rahatlığı gösterip  peşinden gitmene izin de veremem. Sahi ne kadar rahatlardı bu konuda ? :) Belki bu yüzden bu kadar çıt kırıldım değiliz biz. Ya da ben! Yaz gelince babamın akvaryumunda ki tüm misketleri torbaya doldurur mahallenin çocuklarıyla ‘Ben seni üttüm :) ‘ kavgasına girer,bazen torbamda tek misketle gelir ertesi gün aynı şekilde toplamış olarak da dönerdim eve. Bir de kaldırımda taso oynardım babam işten gelene kadar. Köşeyi döndüğü an ‘Babaaaaaaa ‘diye bağırarak koşardım gözüm elinde ki torbalarda. Bir kere karpuzsuz gelmezdi eve, eski Pekos şimdinin Patos u ile (Hala en sevdiğimdir. Şimdi pek kırmızı değil tabi ama o kıpkırmızıyı bulur 5 dakikada tadını ala ala yerdim,hala öyle yapıyorum :) ) ve  kocaman toblerone :)  Bir de babam muhasebeden delgeçlerden çıkan minik yuvarlak kağıt parçalarını külah yaptığı kağıda doldururdu, akşam balkondan kar yağdırırdık :)  o sıcak havada. Balkondan bakarken yarasalar gözümüzün önünden geçerdi şimdi onlarda kalmadı :) Kesinlikle çocukluğum ile ilgili bir yazı yazacağım:)






ÇOCUKLUĞUNA DUYDUĞUM HEYECANIN SEBEBİ; GERİ DÖNÜŞÜ OLMADIĞINI BİLDİĞİMDEN. İŞTE BU YÜZDEN TÜM ÖZENİM!

Annesinin balı, anlayacağın ben senden daha heyecanlıyım bu bisiklet konusunda. Deden de baban da öğretsin sana bisiklet sürmeyi ve ben duygu karmaşamda bin tane fotoğrafını çekeyim. (İçinden 10 tanesini seçsem de diğerlerini silmeye elim gitmez yine )  Anılar biriktireyim senin için, bizden sana. Sen de dolu dolu yaşa çocukluğunu, benim gibi. Kabuk bağlayan dizlerini pansuman yapalım, sen kabuğunu kaldırmaya çalışırken ben kızayım, ufacık bir yer tutunca kabuğunu sen de yarıya kadar kaldırıp, içimi darmadağın et :) sonra seni yıkadıktan sonra düşen kabuğunun yeri pembeleşsin ,öpeyim en derinimden pembeliğini…. Tüm hayallerime ömrüm yetsin. Hiç eksik kalmayayım senden,sizden ve yeniden ‘Seviyorum demek; ne kadar da anlamsız SENden sonra, SANA söylenirken!’

ANNEN.