21 Temmuz 2014 Pazartesi

AQUA TOTS (23.04.2014)

                                       

Asya Minel yıkanmayı çok seviyor, sanırım çoğu çocuk gibi. Çalıştığım için haftasonlarına çok önem veriyorum,kaliteli geçsin istiyorum,kendimi parçalıyorum hatta =) Onu yormadan sevebileceği ne yapabilirim diye tüm gün düşünüyorum açıkçası. İnstagram aracılığı ile AQUA TOTS'u keşfettim. Aradım randevu aldım. ilk ders DENEME DERSİ olarak yapılıyor,hiç bir ücret alınmıyor ve kayıttan sonra başlayacak eğitimin süresi ile aynı sürede deneme dersi yapılıyor. Etilerde ve bulunması kolay bir yerde. Çalışanlar çok ilgili,ortam çok güzel,insanın çocuk olası geliyor hatta.

Bana biraz zamanı az geldi 30 dakika olarak. Muhakkak çocuğun suda kalma süresi vs gibi etkenler düşünülerek profesyonel olarak ayarlanmıştır ama suya adım attığınız an dakikanız başlıyor, hatta şöyle; havuza girmeden duşa giriyorsunuz bebeğinizle suya alışması adına,daha sonra havuzu giriyorsunuz bu sürede öyle telaşlı bir ortam var ki ben biraz gerildim. Zamanla yarışıyor öğretmenler,konuşmalardan ve ders işleyişten çıkardığım sonuç bu. Belki kayıttan sonra bu şekilde değildir,ama çocuk suya tam alışıyor,karşısında hiç tanımadığı biri hatta birlikte ders işlediği bir çocuk ve annesi etti tanımadığı 3 insan,ve yan tarafında yine birden fazla kişi. Sağa sola bakarken bir şeyler anlamaya çalışırken bir de komutlara uymaya çalışan bir anneyle suda değişik hareketler yapmaya çabalıyor. Tam alıştı derken süre bitiyor.Suyun sıcaklığı çok güzel 32 derece. Güvenlik olarak çok iyiler havuzun boyu 140 ve öğretmeni 1 kol boyu uzağında sadece. Havuzun temizliği ozon ile yapılıyor bence en güzel yanı bu kimyasal olmaması. Camlı bir alan olması ve izleme yerlerinin olması çok güzel. Mesela biz dede,anneanne,baba maile gittik.=)

Ders bittikten sonra o sıcacık alandan çıkıp,bebeklere özel alana geçiyorsunuz havlu ile. Donanımı süper. Kilitli dolaplar,fön makineleri,mama sandalyeleri,bebek şampuanı, hatta bebek bezi bile bulunuyor. En kötü yanı derslere biri ile gitmek mecburiyetinde olmak. Havuzdan çıktıktan sonra,hemen çocuğu giydirmek,kurutmak gerekiyor, ki kendimizde mayolu ve ıslak oluyoruz. Tamam biz önem sırasında her zaman çocuktan sonra geliyoruz ama birinin çocuğa bakması gerekli ki duş alıp,giyinebilelim. Çocuğu başka birin- görevli olsa dahi,benim teslim etmem mümkün değil. Yani yanımda sürekli annemi veya bir bayan yakınımı götürmem gerekecek. (Başka bayanlar da olduğu için erkek giremiyor) 

Ben biraz tez canlı  olduğumdan ve Minel hususunda çok titizlendiğimden,haftada 1 gün 30 dakika için ne bu eziyeti Minel'e ve yanımda getireceğim kişiye yaşatmak ne de kendim yaşamak istemedim.

Bizim için güzel bir anı olarak kaldı. Evi yakın olan ve bir yakını ile gidebilecek olan,ya da 'Ben hallederim yaa! ' diye düşünen anneler varsa ki muhakkak vardır,sonuçta bir sürü insan kursa gidiyor; çocuk için güvenli ve çok eğlenceli. En güzel yanı da; sudan çıktıktan sonra ne varsa yiyor ve en az 3-4 saat uyuyor =) 


Bunlarda bizim resimlerimiz;

















UZMAN GÖRÜŞLERİ;



Bebekleri havuz ortamına alıştırmak ve gerekli ana becerileri çocuklara
ve ebeveynlere kazandırmak için tasarlanmıştır. Eğitim boyunca sosyal
etkileşimi ve eğlenmeyi teşvik eden bir ortamda ebeveyn ve bebekler
suya alışma tekniklerini, başlangıç seviyesinde nefes kontrolü ve su
yüzünde kalabilmeyi, baloncuk çıkarmayı, suya girip çıkma,
sırt üstü durma ve ayak çırpma tekniklerini öğrenirler

Avrupa'da bebeklere her şey stres altında olmadan, oynayarak ve şarkı söyleyerek öğretilir. Çocuklar rahat olmalı, gülümsemeli, ileri yaşta sudan korkmamalı...
Bebekler ile yüzmeye evde, küvette başlayıp havuzda devam ederiz. Yeni doğan bebekler ile yüzmeye başlamak cok yararlıdır; çünkü bebeğin doğmadan önceki ortamını sunarız ve bu da bebeği rahatlatır. Küçük bebekler suda bacakları ile daha kolay hareket edebildikleri için bağırsaklarını da çalıştırırlar ve gaz çıkarma sorunları olmaz. Bunun yanısıra yüzmek, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir.
Her dersten önce teorik ve egzersiz bölümü vardır. Bu ders boyunca, ebeveynler bebekleri nasıl tutmaları ve onlar ile nasıl çalışmaları gerektiğini öğrenirler. Bu periyot çocukların yeni ortama alışabilmeleri için çok önemlidir. Yüzme derslerine doğrudan havuzda başlayan bebekler farklı aküstik ve ortam yüzünden stres altındalardır ve daha çok ağlayabilirler. Bebeklere nefes tutma refleksini kullanarak nefes tutmayı ve bebeklerin özel vücüt ağırlığı sayesinde kolayca suyun üzerinde yatmasını öğretebiliriz. Daha sonra da dalmayı, suya atlamayı, suda oryantasyon gibi aktiviteleri öğretiyoruz. 18 aylık bebeklere yavaş yavaş yüzme stillerinin temellerini , iki yaşında da bazı yüzme stillerini öğretmeye başlıyoruz. O zamana kadar yüzmekten daha çok su ile güzel ve sevgi dolu ilişki yaratmak ve ebeveyn-çocuk arasındaki bağı güçlendirmek amaçlanır. Bebeklikten itibaren yüzmeye başlayan çocuklar suyun üzerinde ve suyun altında çok daha doğal davranır ve sudan korkmazlar. Oynayarak yüzmeyi öğrenmelerinin dışında otoriteyi dinlemeyi ve dikkat etmeyi öğrenip ,sosyal iletişimini de daha kolay kurmaya başlarlar. Bu çocukların  kreşe veya anaokula alışma sorunları çok daha azdır.

Suda yapılan aktivitelerin bebeğin fiziksel, zihinsel ve sosyal 
becerilerini de güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Suda hareket
ederken bebek başını kaldırır, sağa sola ve öne arkaya hareket 
ettirir. Bu sayede boyun kasları güçlenir. Kolların ve bacaklarını 
ritmik ve uyumlu bir şekilde kullanmayı öğrenir. Ayaklarını ve 
kollarını hareket ettirdiğinde suda bir etki yarattığını fark 
eder. Böylece olaylar arasında neden ve sonuç ilişkisi 
kurabilir. Ayrıca ayaklarını çırptığında suda 
ilerleyebileceğini görür ve önemli bir zihinsel beceri olan problem 
çözme becerisinin bir örneğini sergiler. Anneye/babaya yaklaşmak
istiyorsan ayaklarını çırpmalısın...:) Süreli olan su aktivitesi sayesinde 
diğer bebeklerle ilk sosyalleşme deneyimini yaşar. 


http://www.aqua-tots.com.tr/




15 Temmuz 2014 Salı

Hiç Ağlama Annecim



Hiç unutamayacağımız bir olay yaşadık biz dün...


14.07.2014 annemlerde iftardayken, karşı binadan Minel’in arkadaşına babası,bebek almış. Annemde onu camdan baktırırken arkadaşı da bebeğini ona göstermiş. Sonra Annem Minel’i yanımıza getirdi,öğle uykusuna da yatmayan Minel sadece ‘ Bebik, bebik,bebik’ diye mutfağı göstererek ağladı. Babası hemen kucağına aldı mutfağa götürdü,arkadaşı yine bebeği camdan gösterince bu sefer ağlama nöbetine girdi. Bebeğind e yanaklarından kırmızı ışık çıkıyor =) tabi akşam karanlığı olunca daha bir ilgi uyandırdı Minel de. Babası hemen ‘Bir sor bakalım Damla nerden almışlar? Gidip hemen alayım.’ dedi ki bu süre zarfında Minel kesinlikle sakinleşmiyor. Uzun zaman önce aşı olduğunda sadece bu kadar ağlamıştı. Komşu da  sese çıktı tabi ve o kadar üzüldü ki Minel’i çok sever çünkü. Nerden aldıklarını öğrenmeye çalışıyorum ama duymamın mümkünatı yok Minel o derece ağlıyor. Arka caddede ki oyuncakçıdan almışlar ve son bir tane kalmış onu da kendileri almış ama hemen bebeği verebileceğini söyledi. Bir sürü özür diledi o kadar yüce gönüllü ki. Kızına sordu o da tamam deyince, Allah’ım ben 4. Kattan aşağı asansör bile beklemeden nasıl koşarak indim,nasıl yukarı çıktım bilmiyorum.

Hayatım boyunca kimseden karşılıksız bir şey istemedim ben! Hiçte bu kadar çaresiz hissetmedim… Çok basit bir olay belki ama ilk defa böyle birşeyle karşılaştım. Kalbim,beynim durdu sanki. Ya onu alabilecek durumumuz olmasaydı? Durumumuz vardı ama o kırmızı yanaklı kel bebek maalesef kalmamıştı ve ona o an ihtiyacımız vardı.=) Ya oyuncağını paylaşmayan bir arkadaşı olsaydı Minel’in… Ya annesi teklif etmeseydi? Düşünmek bile istemiyorum.

Ben,sadece bebeğe 10 dakika içerisinde dokunamadı diye uykusuzluğunda verdiği yetkiyle kendini paralayan kızımın,bu kadar basit bir sebeple akan gözyaşları için kahrolurken, bebeğinin olmayan uzuvlarına,geçmeyen hastalıklarına,hastanede geçirilen 1 gününe,çocuğuna süt bile alamayan anne babalara,evladını kaybetmiş mükafatın en büyüğüne sahip annelere yandım,kavruldum. ALLAH’ım herkesin yardımcısı olsun,derdine derman olsun inşaAllah.

Bebeği gördüğü an çıldıran,sevinen çok mutlu olan canıma canım; ben bazı şeyleri dengelemeye çalışıyorum. Her gördüğün şeyi almıyorum,her istediğini elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum ama ayda 1 veya 2 tane oyuncak alıyorum amacım hayallerinin olabilmesi. Allah’ıma yalvarıyorum,kimseyi evladı ile sınamasın. Ben mükafatın en büyüğünü istemiyorum. Ahirette yanayım,kavrulayım ama rabbim beni seninle sınamasın. Tek duam bu. Allah’ım canı yanan anne babalara sabırların en büyüğünü nasip etsin. Bu duygu tarif edilemez,düşünmesi bile bitiriyor insanı annecim. Duygularımı kelimelere dökerim,dökerim ama dünyada ki bir nokta kadar bile anlatıyor olamam. Tarifi yok çünkü. Tarifi mümkün değil. bAŞKa!


Bu yüzden zeytingözlüm sana geleneksel türk annesi sözünü söylemeden tabi ki yazımı bitirmeyeceğim. 16 ay bile yetti bana çünkü; ‘ANNE OLUNCA ANLARSIN.’ =)


Bu video da sabahın 8 inde çekildi. Neşesini yeriiiiiiiiiiiim annem!




9 Temmuz 2014 Çarşamba

Pis Korku...



Minel söylenileni anlayan,biraz inatçı ve enerjisi yüksek ama çok kendi halinde bir çocuk. Odasında oyuncaklarıyla uzun süre oynuyor. Çocuklara çok düşkün ve paylaşımcı. Bundan 2 ay kadar önce bir alışveriş merkezine gittik. Otoparktan asansöre bindiğimizde, ayaklarına uzun çubuklar takan maskotlar vardı renkli renkli. Minel babasının kucağında merak meraklı onları inceliyordu. O sırada maskotlardan biri eğilerek bir ses çıkardı ve MİNEL çığlıklar atarak babasına resmen yapıştı ve hemen asansörden indik. Bu yaşadığımız anı hayatım boyunca unutacağımı sanmıyorum. Minel'de ki o ifade,korku tarif bile edemiyorum. Tabi babası neredeyse adamı dövecekti,ki hala yapmadığı için pişmanlık duyuyor.

Hava alanına yakın olduğumuz için sürekli geçen uçaklara artık alıştı,hatta görmek için çıldırıp onlara el sallıyor. O gün itibari ile seslere karşı aşırı bir tepkisi var. Sürekli 'ko ko ko ko ' (korktum) diye bize sarılıyor. İlk zamanlar kucaklayıp 'Tamam annecim biz buradayız,bir şey yok. Bak ses buradan çıktı,sebebi bu.' diye sakinleştiriyorduk. Sonra bunu sürekli yapmaya başlayınca şımardığını düşündüm ve üstünde durmamaya başladım. Sonra unuttu gibi oldu. Son 2 gündür tekrar başladı.Ani kapı sesi,bir şeyin düşmesi vs gibi etrafına bakıp kendini sıkmaya ve bize sarılmaya çalışıyor. Bizde yine yumuşak bir tavırla nedeni söylüyoruz. 

İnternetten epey bir araştırdım ve bunun normal olduğunu ve kişisel gelişiminin bir parçası olduğunu öğrendim ama bu kişisel gelişim süreci bizi de bitirdi.  



9. ay: Yabancı korkusu. 1.5 Yaşında bitmesi gerekir. Ancak 3.5-4 yaşında yabancı bir ortamda annesine korkuyla sarılma davranışı görülüyorsa bir uzmanla görüşülmesi gerekebilir deniyor.Bol bol sarılarak bebeğin rahatlattırılması öneriliyor.(ZEVKLE YAPILACAK BİR İŞ )
2 yaş: Ani sesler, ani olan olaylar böceklerden, hayvanlardan korkma, doktordan ve iğneden korkma gibi davranışlar görülebilir. Öneriler ise: sarılarak, konuşarak ve anlatarak çocuğa güven verilirse ileride kendine olan güveni daha kolay gelişmesine katkı sağlar.

Evet annecim, 

Sen bu ara herşey 'Kooo koo kooo, koooooooktttt 'diyorsun. Boğazıma yapışıyorsun hatta uyuduğunda yatağına götürdüğümde uyanıp,yine boğazıma sarılıyorsun. Geneli ilgi için olsa da bazen gerçekten çok korkuyorsun. Şimdi yanımızda yatıyorsun ve babanla aramızda değil benim üstümde yatıyorsun,elimle bacağını tutuyorum mesela , çektiğimde uyanıp tekrar elimi alıp bacağına koyuyorsun. Temas istiyorsun,hissetmek istiyorsun. Yaaa ben seni canım pahasına korurum da ben de aynını babana yapıyordum,yani sen benim üstüme yatmazken ben de bir şekilde babana dokunuyordum :) Bu arada çok korktuğunda hemen babanın kucağına atlamanı da söylemeden geçmeyeyim. Sen de işini biliyorsun =)))

Seni; ömrüm nefesim yetene kadar,elim ayağım tutmasa,gözüm görmese de,canımı sahibine teslim edene kadar, korurum,kollarım canımı bile veririm. Bir tek damla göz yaşın için de herkesi karşıma alırım. Çok net. (Bir de böyle bir özgüven oluyor annecim söz konusu evlat olunca :) )

Allah'ım sana ömür versin,sana ufacık bir acı yaşatmasın. Tüm anne kuzularını aynı şekilde. Biz her şeyin üstesinden geliriz,sizlere birşey olmasın yeter ki.Şu korku bile olmasın istiyor insan ama yapacak birşey yok annecim.

Seni çooooooook çooooooook seviyorum. Senin gibi tek kolumu havaya kaldırıp,gözlerimi kısıp dudağımı yusyuvarlak yaparak =)